H- İnkılâpçılık (Devrimcilik)
Kavramları anlamları ne kadar büyürse büyüsün, ne kadar genişlerse genişlesin etimolojik olarak türediği kelimenin sözlük anlamıyla büyük ilişkisi vardır.
İnkılâp; Arapça kalp kelimesinden gelmiş olup, bir milletin sahip olduğu siyasî, sosyal, ve askerî alanlarda ki kurumların devlet eliyle makul ve ölçülü metotlarla köklü bir şekilde değiştirilmesi olarak tanımlanmaktadır.
İnkılâp, Türk hukuk sözlüğünde alınan geniş anlamında ise; yukarda ki cümlelerle paralellik göstermektedir.
İnkılâpçılık ise; kurucu ve yapıcı, bir düşünceyle modern toplum hayatında yeni ilerleme ve gelişmelere imkân hazırlamaya yönelik bir düşünceyi benimsemektir.
İnkılâpçılık, bir taraftan uygarlık gereği, yeni inkılâpları öngörürken, diğer taraftan da ileriye yönelmeyi gerekli bulmaktadır.
Atatürk de, inkılâp kelimesini sık sık kullanmış, özellikle ihtilâl kelimesinden farkına dikkat çekmiştir. O, bu konuda şunları söylüyor:
“Türk inkılâbı nedir? Bu inkılâp ilk bakışta ima ettiği ihtilâl anlamından başka, ondan daha geniş bir değişikliği ifade etmektedir”.
Yine Atatürk, Türk inkılâbını şu veciz sözlerle ifade etmiştir:
“Uçurumun kenarında yıkık bir ülke... Türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar... Yıllar süren savaş.... Ondan sonra içerde ve dışarıda saygı ile tanınan yeni toplum, yeni devlet ve bunları başarmak için aralıksız inkılâplar!... İşte, Türk genel inkılâbının kısa bir ifadesi...”
İnkılâp (devrim) hadisenin olabilmesi için de bazı şartların bir araya gelmesi gerekir. Bunlar:
1- Toplumun karşı karşıya kaldığı idarî, sosyal ve ekonomik bulunanlar.
2- Fikir hayatının gelişme göstermesi ve inkılâbı hazırlayıcı eserlerin verilmesi.
3- Lider ve kadro teşekkülü.
4- Tertip, disiplin, plân ve program.
Bugün Türk inkılâbı veya Türk Devrimi ile Atatürk inkılâpları veya Atatürk devrimleri kavramları üzerinde ayrı ayrı görüşler vardır:
İnkılâp veya devrim tanımına göre değişmektedir. Bazıları inkılâp kavramını Fransızca Evolüsyon karşılığında “iyiye doğru bir gelişme”; bazıları ise, Revolüsyon anlamına ihtilâli de içine alan, köklü bir değişme, sürekli bir gelişme olarak almaktadır.
Atatürk devrimindeki inkılâpları (devrimleri), iki bölümde incelemek mümkündür:
1- Büyük zaferle biten ve Cumhuriyete kadar gelen Millî Mücadele ve Millî Kurtuluş dönemi.
2- Cumhuriyetle başlayan siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik devrimler.
Daha çok Atatürk devrimleri veya Atatürk İnkılâpları denince, başta Cumhuriyetin kurulması gelmek üzere, Atatürk’ün önderliğinde yapılan devrimler anlaşılmaktadır ki, buna Türk Devrimi de denilmektedir.
Atatürk devrimleri veya Türk devrimi Kemalizm veya Atatürkçülük olarak da adlandırılmaktadır. Bugün ileri bir kültür çağına atlayışımızın temelini teşkil eden, düşünce sistemi ve aksiyon olarak - mazlum milletlerin örnek aldığı - bir Atatürkçülük gerçeği bulunduğuna şüphe yoktur. Ortada, Büyük Ata’nın biz bize benzeriz sözleriyle özellik gösteren hedefi, yolu ve kılavuzu belirtilmiş bulunan devrimlerle, O’nun benimsediği ana ilkeler vardır.
Atatürk, yaptığı inkılâpların gayesini şöyle belirtir:
“Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamıyla modern ve bütün anlam ve şekilleriyle medenî (uygar) bir toplum haline ulaştırmaktır. İnkılâbımızın ana ilkesi budur”.
30 Ağustos 1924’de Dumlupınar’daki konuşmasında;
“Milletimizin hedefi, milletimizin ülküsü, bütün dünyada tam anlamı ile uygar bir insan topluluğu olmaktır... Uygarlık yolunda yürümek başarı yolunda, hayatın şartıdır.
Bu yol üzerinde duraklayanlar veya bu yol üzerinde ileriye değil, geriye bakmak bilgisizliğini ve dalgınlığını gösterenler, genel uygarlığın coşkun seli altında boğulmaya mahkumdurlar” sözleriyle çağdaş uygarlığın kaçınılmaz bir hedef olduğunu göstermiştir.
O, milliyetçiliği yer yer milliyetperverlik deyimi ile kullanmakta ve Türk milliyetçiliğini şöyle tanımlamaktadır:
“Türk milliyetçiği, ilerleme ve gelişme yolunda ve milletlerarası ilişkilerde, bütün çağdaş milletlere paralel ve onlarla bir ahenkte yürümekle beraber, Türk milletinin özel karakterlerini ve başlı başına bağımsız niteliğini korumaktır.”
Atatürk, milliyetçilikte bencilliği değil, insancıl davranışı ve insanlığın mutluluğunu ön görmektedir. Görülüyor ki, Türk milliyetçiliği veya Atatürk milliyetçiliği anlayışında millî kültür ve çağdaşlaşma esas olmakta ve devrimlerin amacı ile Türk milliyetçiliğinin amacı arasında bir ayrılık bulunmamaktadır.
I- Atatürk İnkilâpları (Devrimleri)
Bu dönemdeki yapılan inkılâpları beş gurupta toplamak mümkün olup, alt basamaklarıyla beraber şöyle verebiliriz:
0 yorum: